seyahat rehberi/travel and guide

GİZLİ CENNET(OLYMPOS/ÇIRALI/KEMER)


OLYMPOS Antalya'nın güney sahillerinde Phaselis'ten sonra ikinci önemli liman kenti Olympos'tur.
Olympos Limanı tarihte Korsan yatağı olarak bilinir.
En belirgin ve dikkat çekici,büyüleci özellikleri ise şunlardır;
Çıralı plajı
Kaptan Eudomomus'un lahidi
Carettalar
Ağaç ve Bungalow evler
Likya yolu
Hem aile hem de gençlere hitabetmesi
doğa sporları
canlı müzik ve disko ve barlar...

Mutlaka görülmesi gereken yerler :

ÇIRALI YANARTAŞ
OLMYPOS KANYON
ÇIRALI PLAJI
LİKYA YOLU
KAPTAN EUDOMOMUS LAHİDİ





























































EĞLENCE YERLERİ:
ORANDE BAR(DİSCO)
KAKTUS BAR
ESKİ YENİ(DİSCO ROCK)

MUTLAKA TATMANIZI ÖNERİRİM:
KAVUN DONDURMA
































KONAKLAMA:







































































































Ağva Hakkında
Yemyeşil bir doğa, eşsiz güzellikte bir nehir, masmavi bir deniz, tertemiz hava, birbirinden lezzetli balıklar... İşte Karadeniz'in incisi Ağva...
Bahar ve yaz aylarında olduğu kadar artık kışın da şehrin gürültüsünden kaçmak ve huzur içinde bir tatil geçirmek isteyen kişilerin bir numaralı tercihi konumuna gelmiş, resmi kayıtlarda Yeşilçay olarak geçse de hala Ağva olarak bilinen bu eşsiz belde İstanbul'a 97 km uzaklıkta... İstanbul'un kuzeydoğusunda ve Karadeniz kıyısında yer alan Ağva, huzurlu hafta sonu kaçamakları için ideal bir belde...
İzmit'in Çal Tepesi'nden doğup gelen Göksu ve Yeşilçay dereleri arasındaki deltaya kurulan bu şirin beldenin belki de en çekici yanı bu derelerin yemyeşil kıyıları. Oteller ve restoranlar buralara kurulmuş, yörenin tüm aktiviteleri bu kıyılarda gerçekleştiriliyor.
Ağva, Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi bir çok uygarlığın geçiş yeri olmuş bir belde. M.Ö. 7.yy. uzanan tarihin kalıntılarına Ağva' ya bağlı civar köylerde rastlamak mümkün.Kalem köy' de Romalılara ait kilise kalıntıları ve mezar taşları, Hacıllı köyünde, 3.yy. sonu - 4.yy. başlarında bulunan Gürlek Mağarası, Hisar Tepe' de bulunan kale kalıntısı, Sungurlu mahallesindeki dağ değirmeni önemli buluntulardır. Ağva'ya 14. yüzyılın ikinci yarısında Konya, Karaman ve Balıkesir'den gelen Türkmen boyları yerleşmişler. Bugünkü Ağvalılar da aynı Türkmen boylarının çocukları.
Ağva, Karadeniz kıyısında 3 km. Uzunluğunda kumsala sahip. Doğal plajı ve doğa harikası yeşili, etrafında yer alan bakir koylar, adacıklar, ormanlarla doğallığın iç içe ve oksijen oranının çok yüksek olduğu bir bölge. Kilim Koyu, Gelin Kayası, Saklı Göl mutlaka keşfedilmesi gereken yerler. Gelin Kayası denmesinin sebebi, beyaz olması ve duvaklı bir geline benzemesi. Gelin Kayasının bu adı almasının sebebine gelince, beyaz olması ve duvaklı bir geline benzemesi.
Balık avlamaya meraklıysanız Ağva kıyıları sizin için biçilmiş kaftan. Burada balığa doyacaksınız. Karadeniz'e kıyısı olması nedeniyle burada her tür balık bulunuyor. Ağva'nın merkezindeki gözünüze çarpacak en önemli şeyler balıkçı tekneleri olacaktır. Balıkçılarla sohbet edebilir, çay içebilir hatta birlikte balığa bile çıkabilirsiniz. Yöredeki tesislerde her zaman mevsimin taze balıklarını bulabilirsiniz.
Eşsiz tabitatıyla keşfedilmeye hazır Ağva'da, yaz kış su sporları (dere kıyısında kano, deniz bisikleti) kış aylarında fitness, doğası itibariyle trekking ve avcılık yapabilirsiniz. Ormanda yürüyüş, koşu, bisiklet, kamping gibi aktiviteler için son derece uygun olan Ağva, yazın Karadeniz'in hırçın sularında serinlemek isteyenler için de ideal. Kaplumbağa, ceylan, kurt, çakal, yaban domuzu, tilki, sincap, birçok kuş türü özellikle yalı çapkını barındıran Ağva avlanmaya da çok uygun.Temiz havayı buram buram solumak, romatizmal hastalıklara iyi geldiği söylenen şifalı kumsalında yürümek, dere kıyısındaki restoranlarda lezzetli balıkları tatmak da Ağva'nın keyfine varırken ihmal etmemeniz gerekenler.
















                                                      ÇANAKKALE
Asya ve Avrupa'nın, Ege Denizi ile birbirinden ayrıldığı benzersiz coğrafyada Çanakkale, binlerce yıllık tarihi zenginliği, kültürlerinde barındırarak efsanelere ve mitolojik hikayelere ev sahipliği yapmış Türkiye'nin nadide illerinden bir tanesidir.
Çanakkale Boğazı, Avrupa yakasındaki Gelibolu Yarımadası ile Asya yakasındaki daha geniş Biga Yarımadasını yeşil koylarla ve billur sarısı kumsallarla birleştirir. Doğal güzellikleri ve tesisleri ile ideal bir tatil merkezidir. Turistler boğazın lezzetli balığını, yörenin kaliteli şaraplarını, otantik yada modern restoranların servisleri eşliğinde tadabilir, kentin sahip olduğu güzelliklerin keyfini çıkarabilirler. Ayrıca güzelliğe düşkün olanlar, Çanakkale'nin mitolojiye göre Dünya'nın ilk güzellik yarışmasının anavatanı olduğunu öğrenmekten mutluluk duyacaklardır.

Çanakkale'nin tarihi yaklaşık M.Ö. 3000 yıllarına kadar inmektedir ve pek çok medeniyet bu topraklarda barınarak, izler bırakmıştır. Mitolojiye göre Kral Athamas'ın çocukları Phryxus ve Helle üvey anneleri tarafından evlerinden uzaklaştırılınca, gerçek anneleri Bulut Tanrıçası Nephele tarafından gönderilen, uçabilen altın postlu bir koç üzerine bindirilirler. Prens ve prenses gökyüzünde koçun üzerinde uçarken, Prenses Helle suya düşer ve o günden sonra Boğaz, "Hellespont" adını alır.
Asya kıyısındaki Abydos ve Avrupa kıyısındaki Sestus, mitolojinin en hüzünlü aşkına sahne olmuştur. Leandros, Afrodit'in rahibelerinden Hero'ya aşık Abydos'lu yakışıklı bir gençtir. Her gece Hero'yu görmek için Abydos'tan Sestus'a yüzerek geçer. Bir gece kötü bir fırtına başlar ve Leandros asla Sestus'a ulaşamaz. Hero, onun boğulduğunu düşünerek büyük bir acı ile kendisini denize atar.
Dünya arkeoloji literatürünün önemli mekanlarından olan Truva, Neandria, Alexandria-Troas, Assos, Chryse, Dardanos ve Lampsakos, Çanakkale ili sınırları içindedir. Çanakkale'nin coğrafik konumundan dolayı taşıdığı stratejik önem, bu bölgede konumlanan devletler tarafından oldukça dikkate alınmıştır. M.Ö. 5. yüzyılda Çanakkale Pers İmparatorluğu'nun hakimiyeti altında bulunmaktaydı. Pers Kralı Xerxes Avrupa'yı fethetmeyi planlıyordu ve 100.000 kişilik askeri birliğini Boğazın en dar noktasından Trakya'ya geçirebilmek için gemilerden köprü yaptırdı. O zamandan beri, Çanakkale, Marmara Denizine ve oradan da Karadeniz'e girişte olduğu gibi Avrupa ve Asya arasındaki geçişi de kontrol edecek çok önemli coğrafik bir dar geçit olarak kalmıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender, M.Ö. 384 yılında Anadolu'nun Ege ve Akdeniz'de hakimiyetinin gerçekleştiği seferine, Boğazı geçerek başlamıştır.
Daha sonraki dönemlerde Roma'lılar, M.Ö.2. yüzyıldan M.S.395 yılına kadar ilin yönetimini ellerinde bulundurmuş, Roma egemenliğini takiben Bizans İmparatorluğu'nun hakimiyeti yaşanmıştır.
Bizans İmparatorluğu'ndan sonraki yüzyıllarda bölgede Arap ve Haçlı istilaları olmuştur.
14. yüzyılda bir Türk Oymağı olan Karasioğulları yöreye gelmiş ve Balıkesir'i başkent yapmışlardır.
15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun Padişahı Fatih Sultan Mehmet Boğazın her iki kenarına da kale inşa ederek "Çanakkale" şehrini kurmuştur.
1915 yılında Türk Ordusunun Komutanı Mustafa Kemal, İttifak Devletlerinin yöreden çıkmasına öncülük etmiştir.
 
ÇANAKKALE, GELİBOLU İLE YAKIN TARİHE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Binlerce yıldır pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, imparatorlukların başkentleri olmuş kentleri barındıran Marmara Bölgesi, adeta bir açık hava müzesi gibi.
Her mevsim insanlara ayrı bir güzellik sunan Çanakkale, yakın ve uzak tarihin tanığı, içinden deniz geçen, toprağı bereketli, doğası eşsiz, modern bir kent.
Antik dönemde, ''Dardanelles'' olarak anılan ve 671 kilometrelik kıyı şeridi bulunan Çanakkale'de Türk ve dünya savaş tarihinde önemli bir yere sahip Çanakkale Savaşları'nın geçtiği Gelibolu Yarımadası, Tarihi Milli Parkı, antik dünyanın batı Anadolu'daki önemli merkezleri, Truva ve Assos antik kentleri, kente gelenlerin en çok ziyaret ettiği yerler olarak dikkati çekiyor.
Çanakkale'yi ziyaret edenler, gezilerine ilk olarak kent merkezinden başlamalı. Çanakkale İskelesi'nin her iki yanında sahil boyunca uzanan lokantalar, barlar ve kafeler, hem dinlenmek hem de boğazdan geçen gemileri seyretmek isteyenlerin uğrak yerleri arasında. Müşterilerine deniz ürünleri ağırlıklı menüler sunan lokantalarda, her mevsime özgü taze balık çeşitleri servis ediliyor.
Kente gelenler, buram buram tarih kokan daracık sokaklarda gezdikten sonra, tarihi Saat Kulesi, Aynalı Çarşı ve Çimenlik Kalesi'ni görmeden ayrılmamalı.
Piknikçiler ise belediyeye ait halk otobüslerini kullanarak ya da kendi araçlarıyla il merkezine 15 dakika mesafedeki Güzelyalı köyü veya Dardanos mevkisini kullanabilir.
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI
Her yıl, on binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'na ise kent merkezinden GESTAŞ ve Kilitbahir araba vapurlarıyla geçilebiliyor.
Savaşın izlerinin her yerde görülebildiği Gelibolu'daki 33 bin hektarlık alan, Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutuyor. Gelibolu Yarımadası boyunca Türk şehitlikleri ile yabancı askerlerin anısına yapılmış anıtlar bulunuyor.
Tarihi Milli Parkı kendi başına gezmek isteyenlerin çok geniş olan bu alandaki her şeyi görebilmeleri oldukça zor. Ziyaretçilere, Çanakkale'deki seyahat acentelerinin düzenlediği turlara katılmaları tavsiye ediliyor.
Kendi başına gezmek isteyenler ise geziye Kabatepe Ana Tanıtım Merkezi veya Eceabat yakınındaki Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Tanıtma Merkezi ziyaretiyle başlamalı. Her iki merkezden de hem bilgi hem de doküman almak mümkün. Tarihi Yarımadayı gezecekler yanlarına mutlaka yiyecek ve su almaları gerekiyor.
TRUVA VE ASSOS ANTİK KENTLERİ
Çanakkale'nin en önemli ziyaret alanlarından Truva Antik Kenti'ne, Çanakkale'den 30 dakikalık yolculuğun ardından ulaşılıyor. Ziyaretçilerin, kendi başına gezip anlayabilecekleri bir ören yeri olmadığı belirtilen Truva, mutlaka uzman bir rehber eşliğinde gezilmeli. Çanakkale'de birçok seyahat acentesi buraya turlar düzenliyor.
Çanakkale'ye 90 kilometre mesafedeki Assos Antik Kenti ise Aristo'nun ilk felsefe okulunu kurduğu yer olarak biliniyor. İskelesi, eski antrepolardan restore edilmiş butik otelleri ve balık lokantaları ile Assos, gezilip görülecek önemli bölgeler arasında. Antik kent gezisinden sonra limana gitmek isteyenler, kısa ama dik bir yokuştan inerek ulaşıyor.
Assos'tan 2 kilometre doğuya gidildiğinde ziyaretçilerin karşısına Kadırga Koyu çıkıyor. Koy, Osmanlı zamanında donanmanın kadırgalarının bu koya çekilmesinden dolayı bu adı almış. Yörede ilk ''Mavi Bayrak'' alan plaj da bu koyda buluyor.
Gökçeada ve Bozcaada da Çanakkale ziyaretçilerinin yoğun ilgisini görüyor. Bozcaada'ya, Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Geyikli beldesinden, Gökçeada'ya ise Çanakkale'den veya Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Kabatepe iskelesinden kalkan araba vapuru ve feribotlarla ulaşım sağlanıyor.
KAZ DAĞLARI
Doğaseverlerin ilgisini en çok çeken yerlerden birisi olan Kaz Dağları'nın bir bölümü de Çanakkale sınırları içinde yer alıyor.
Dünyanın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olduğu belirtilen bu dağlarda, Ayvcık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde bulunan Yeşilyurt ve Adatepe gibi otantik köyler, ziyaret edilecek yerler arasında.
Buralardaki otel ve pansiyonlar, güzel bir doğada temiz havayı teneffüs etmek isteyenleri yaz kış ağırlayabiliyor. Beldeden akan dereleri takip ederek Kaz Dağları'nın güzelliklerini keşfetmek mümkün. Kaz Dağları'nın bir diğer ucu ise, il merkezinden Ezine'yi takiben gidilen Bayramiç ilçesinde.
İlçeye bağlı Evciler köyünde yer alan Ayazma Mesire Yeri de Kaz Dağları'nın en önemli ziyaret noktalarından birisi. Her tarafından derelerin aktığı Ayazma, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için önemli bir alan. Buradaki dere yataklarından yukarılara doğru yürüyenler, eşine az rastlanır güzellikteki çok sayıda şelale ve altında oluşan göletleri görebiliyor.
ÇANAKKALE
Çanakkale şehri ismini, Marmara Denizini Ege Denizine bağlayan ve kıyıları hem Asya'ya hem de Avrupa'ya uzanan Boğazdan alır.
Asya tarafındaki Çanakkale ve Avrupa tarafındaki Eceabat ve Kilitbahir arasında hergün yolcu ve araba feribotları çalışır. Marmara ve Ege Denizi arasında gidip gelen renkli yatlar, Çanakkale Marina'da mola vererek turistlerin bu yörede daha fazla zaman geçirmelerini sağlar. Restoranlar, çevre sulardan yeni tutulmuş deniz ürünlerini sunmakta yüzyılların birikimiyle uzmandırlar.
Küçük sokak kafeleri ise, limanın telaşlı hareketinin, yolcu vapurlarının, balıkçı teknelerinin ve küçük sandalların hiç bitmeyen gösterilerinin tadını çıkarırken bir bardak çay içmeniz için ideal yerlerdir.
Otelleri, restoranları ve kafeleriyle birlikte bu mesire yeri, aynı zamanda geceleri aydınlatılan Kilitbahir Kalesi'nin etkileyici manzarasını da izleme imkanı sunar.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'un fethinden (1453) önce 1451 yılında Avrupa tarafındaki Kilitbahir ve Asya tarafındaki Çimenlik bölgelerine 1200 m. Uzunluğundaki dar Boğaz'dan geçişleri kontrol etmek için birer tane kale inşa ettirmişti.
Bugün Çimenlik Kalesi, askeri bir müzedir. Müzede, I. Dünya Savaşı Çanakkale Muharebesi anısına Boğaza savaş sırasında mayın döşeyen Nusret Gemisi'nin bir benzeri yer almaktadır. Geminin içinde o zamandan kalan gazete haberleri bulunmaktadır. Kalenin içi, Atatürk resimlerini ve silahları sergileyen 5m. yükseklikte ve 8m. genişlikte duvarlarla çevrilmiştir. Kalenin bir köşesinde, Gelibolu'da doğan Osmanlı İmparatorluğu'nun kahraman Türk denizcisi Piri Reis'e (1465-1554) ithaf edilen bir müze vardır. Birçok denizci bayrağının bulunduğu müzede Piri Reis'in yaptığı haritaları ve yazdığı kitapları görebilirsiniz. I. Dünya Savaşından kalma gülleler kule duvarları arasına serpiştirilmiştir.
Çanakkale'deki Arkeoloji Müzesinde bölgenin meşhur seramiklerini görebilirsiniz. Bu eski gelenek hala yaşatılmakta ve seramikten güzel hatıralık eşyalar yapılmaktadır.
Çanakkale'den çıktığınızda İzmir otobanı boyunca mükemmel kumsallar bulunmaktadır.
Dardanos'ta (Çanakkale'ye 10 km) kamp tesislerinden faydalanabilirsiniz.Tarihi mekanın 5-7 km uzağında, Güzelyalı ve İntepe yer almaktadır. Burada altın rengi kumsallar, kamp alanları, moteller, pansiyonlar ve restoranlar bulabilirsiniz. Bu tesislerin tümü çamlarla kaplı tepelerin karşısında, eşsiz manzaraya sahip mekanlardadır.
Çanakkale'nin yanı sıra Karabiga, Gelibolu, Bozcaada ve Küçükkuyu'da da marinalar vardır.
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI

I.Dünya Savaşında, Gelibolu Yarımadasında hayatını kaybeden 500.000 askerin anısına, bu yarımada günümüzde Milli Park haline getirilerek, şehitlikler, anıtlar, Arıburnu'nun doğal güzelliği korunmak istenmiştir. Park etrafında arabayla dolaştığında bozulmamış kıyı ormanlarının, yeşil tepelerin, altın rengi kumsalların ve masmavi denizin huzur verdiği atmosferin, vatanlarını korumak için cesurca savaşıp şehit düşen Türk Askerleri için mükemmel bir dinlenme yeri sağladığı açıkça görülür.
18 Mart 1915'de İttifak Devletleri'nin Çanakkale sularına girişi engellenmiş ve gemilerinden bir çoğu, Nusret Gemisinin sulara döşediği mayınlardan dolayı batmıştır. İttifak Devletleri bu gerçeği gördüklerinde karadan harekatta bulunmayı denediler. Morto Koyu'nda Fransız ve İngilizler, Anzak Koyu'nda Avustralya, Yeni Zelanda ile Hint Birlikleri, Kemikli Burnu'ndan Kanada Birlikleri harekatta bulunmuşlardır. Mustafa Kemal önderliğindeki Türk Ordusu tüm cephelerde savaşı kazanmış ve 9 Ocak 1916 tarihinde İttifak Devletleri Gelibolu Yarımadası'ndan tamamen çıkartılmıştır.
Ziyaretçiler, buranın özel ruhunu, Türk Ulusunun kalbini ve bu toprak parçasından gelen uyarıyı hissederler. Ağaç tepelerindeki rüzgar ve sonsuz denizin dalgaları bu savaşın kahramanlarına adeta şarkılar söylemektedir.
Parkta yapacağınız herhangi bir tura Eceabat'tan başlamalısınız.Güneye giderseniz sırasıyla Kilitbahir, Alçıtepe, Morto Koyu'na ve buranın batısındaki bir tepenin üzerinde 42 m yüksekliğindeki Çanakkale Şehitler Abidesine ve burada şehit düşen Türk Askerleri onuruna yapılmış bir müzeye varabilirsiniz.
Çanakkale Şehitleri Abidesi, Boğaza girilince hemen görülebilir. Türk Şehitlikleri, Fransız ve İngiliz şehitlikleri ve Seddülbahir Kalesi ile birlikte burada yer almaktadır. Kuzeye, Alçıtepe'ye geri döndüğünüzde Kabatepe'ye doğru yarımadanın kuzeybatı turunu yapmış olursunuz. Kabatepe'nin merkezinde Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar muharebeleriyle ilgili bilgi alabilirsiniz. Kanlısırt, Conkbayırı ve Kemalyeri tepelerine doğru devam ederseniz Türk, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin şehitliklerini görebilirsiniz.
Küçükkemikli Sahilinin, Anafartalar Ovasının ve Tuz Gölünün panoramik manzaralarını Conkbayırı'ndan izleyebilirsiniz. Conkbayırı Tepesinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün çok büyük bir heykeli vardır. Atatürk, heykelin bulunduğu yerde göğüs cebinde taşıdığı bir cep saati sayesinde ölümden dönmüştür. Bigalı'da bugün müze olan Atatürk'ün karargah olarak kullandığı evi ziyaret edilebilir. Kıyıda Arıburnu ve Anafartalar Anıtları yer alır.
Anzak Koyu'nda bölgenin en dokunaklı şehitliklerinden bir tanesi bulunmaktadır. Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusunun birleşimi ile oluşan birliklere "ANZAK" adı verilmektedir. "Anzak Şehitliği ve bölgenin kalbini çalan Atatürk'ün sözlerinin yazıldığı Arıburnu Anıtı, hüzünlü ziyaretlere sahne olmakta ve her yıl 25 Nisan'da Türk'lerin ve Dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerin katılımıyla ANZAK GÜNÜ kutlanmaktadır.
........Uzak diyarlardan evlatlarını
harbe gönderen analar!
Göz yaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık
Bizim evlatlarımız olmuşlardır.
Mustafa Kemal ATATÜRK 1934
Mehmetçiğin 93 yıl önce kahramanlık destanı yazdığı Gelibolu Yarımadası, hayata geçirilen projelerle Türkiye'de yakın tarihin yeniden canlandığı bir cazibe merkezi haline geldi.
50 milyon dolar bütçeli Uzun Devreli Gelişme Planı kapsamında yarımadada 4 yıldır devam eden projeler, kültür ve tarih turizminin incisi Gelibolu'yu adeta taçlandırdı.
33 bin hektar büyüklüğünde bir alana sahip olan ve binlerce şehit ile yabancı askerlerin mezarlarının bulunduğu Gelibolu Yarımadası, ''Yüz akı'' olarak değerlendirilen projeler sayesinde, Türkiye'nin en önemli turizm bölgeleri arasındaki yerini aldı.
Vatan savunması için düşmana karşı göğüs göğüse bir mücadelenin verildiği Çanakkale Savaşları'ndan geriye, batık gemiler, toplar, siperler, kaleler, mezarlar ve savaşla ilgili yüzlerce malzeme kalırken, BM Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde olan yarımadadaki muharebe alanları, mezarlar, anıtlar ve savaşla ilgili kalıntılar, ''Tarihi sit alanı'' ve ''Kültürel varlık'' olarak tescil edildi.
MİLLİ PARKIN PLANLAMA SÜRECİ
Planın hazırlanmasına esas olarak 1994 yılında, ''Uluslararası Fikir ve Tasarım'' yarışması düzenlendi. 79'u yabancı 120 projenin katıldığı yarışmayı, Norveç'ten katılan ekibin projesi kazandı. Planı hazırlanma süreci, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 1998 tarihli yazısıyla 1999'da ODTÜ ile Çevre ve Orman Bakanlığı arasında imzalanan protokolle başladı. Bu süreç, 23 Aralık 2003'te tamamlanarak, ''Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı'' olarak uygulanmaya konuldu.
Proje kapsamında, tarihi yarımadadaki gerçek şehitlikler düzenlendi, temsili şehitlikler yapıldı, Çanakkale Şehitler Abidesi güçlendirildi, otopark ve ulaşım sorunu çözüldü, muharebe alanları, Türk anıtları, kaleler, tabyalar, siperler aslına uygun restore edildi.
18 MART EĞİTİM GEZİLERİ
Bu arada, TÜRSAB ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokolle, 81 ilden öğrencilerin katılımıyla ''18 Mart eğitim gezileri'' başladı.
Son 5 yılda 31 bin 800 öğrencinin katıldığı eğitim gezileri kapsamında, öğrenciler rehberler eşliğinde savaş alanlarını ziyaret ederek, Çanakkale Savaşları'nı yerinde görerek öğrenme fırsatı bulmuş oldu.
Öte yandan, Çanakkale Savaşları'nın Türk ve dünya tarihindeki önemine ilişkin bilincin yaygınlaşmasıyla, ülkenin dört bir yanından ziyaretçiler bölgeye akın etmeye başladı. Yapılan yatırımlarla, cazibe merkezi haline gelen tarihi yarımada, aynı zamanda ''Tarihi görerek öğrenmek'' kavramının geliştiği bir yer halini aldı.
DÜNÜN DÜŞMANI, BUGÜNÜN DOSTU
Tarihe, ''Çanakkale Destanı'' olarak geçen Çanakkale Savaşları, en kanlı çarpışmalara sahne olsa da ülkeler arasında atılan barış tohumları, yıllar sonra dostluk duygularını yeşertti.
Her karış toprağında savaşan ülkelerin izlerini taşıyan tarihi yarımada, 18 Mart ile 24-25 Nisan tarihlerinde, ''Dünün düşmanı bugünün dostu'' ülkelerin buluşmasına ev sahipliği yapıyor.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, savaşa katılan yabancı ülkelerin askerlerini de kucaklayan sözleri, bu dostluğun pekişmesine öncülük etti.
Atatürk'ün, 1934 yılında yazıp, o zamanki İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya verdiği ve Gelibolu ziyaretinde okuyarak tüm dünyaya duyurmasını istediği sözler, savaşan tüm ülkelere dostluğun önemini hatırlattı.
Atatürk'ün, Gelibolu'da ölenler için yazdığı şu sözler, savaşan ülkelerde adeta anıtlaştı: ''Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar... Burada bir dost ülkenin toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar. Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.''
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARK GEZİ GÜZERGAHI
4 Saatlik Gezi Güzergahı
Kilitbahir Kalesi
Seyit Onbaşı Anıtı ve Mecidiye Tabyaları
Çanakkale Şehitler Abidesi
57 Alay Şehitliği
Conkbayırı, Atatürk Anıtı ve Siperle
8 Saatlik( Bir Günlük ) Gezi Güzergahı
Kilitbahir Köyü ve Kalesi
Seyit Onbaşı Anıtı ve Mecidiye Tabyaları
Şahindere Şehitliği
Alçıtepe Köyü Sargıyeri Şehitliği
Çanakkale Şehitler Abidesi
Yahya Çavuş Anıtı ve Şehitliği
Kabatepe
Anzak Koyu
57 Alay Şehitliği
Conkbayırı, Atatürk Anıtı ve Siperle
2 Günlük Gezi Güzergahı
Kilitbahir Köyü ve Kalesi
Seyit Onbaşı Anıtı ve Mecidiye Tabyaları
Soğanlıdere Şehitliği
Şahindere Şehitliği
Alçıtepe Köyü Bakı Terası
Kaymakam Yarbay Hasan Bey Şehitliği
Çanakkale Şehitler Abidesi
Seddülbahir Köyü
Yahya Çavuş Anıtı ve Şehitliği
Sargıyeri ve Hastane Şehitliği
Kabatepe Tanıtma Merkezi ve Müzesi
Anzak Koyu
Mehmetçiğe Saygı Anıtı
Kanlı Sırt Anıtı ve Kitabesi
57 Alay Şehitliği
Mehmet Çavuş Anıtı
Conkbayırı, Atatürk Anıtı, Siperler ve Kitabeler
GEZİLER
GELİBOLU

Çanakkale'nin ilçelerinden Gelibolu, Boğazın Avrupa yakasındaki en geniş ilçesidir ve Asya tarafındaki Lapseki'ye (Lampsakos) düzenli feribot seferleri vardır. Turistlerin rağbet ettiği restoranlara taze balık temin eden balıkçı tekneleriyle tipik bir limandır. Altın renkli kumsallar, çok uzakta değildir.
15 km. kuzeyde, Bolayır'da Türk halkı için önemli 2 mezar bulunmaktadır. Bir tanesi Gelibolu Yarımadası'nın fatihi Gazi Süleyman Paşa'ya, diğeri ise ünlü Türk Şairi Namık Kemal'e aittir.
BİGA YARIMADASI- BATI SAHİLİ
Bu bölgede bulunan 2 antik şehir arkeoloji ve tarih severlerin ilgisini çekmektedir. M.Ö. 6. yüzyılda Neandria, bugün Çığrı Dağı olarak bilinen tepenin üzerine inşa edilmiştir.
Alexandria-Troas Limanı ise denizden 13 km uzaklıkta M.Ö.3. yüzyılda yapılmıştır. Halk, Neandria'yı bu yeni liman kenti için terketmiştir. Aziz Paul, burayı 2 kez ziyaret etmiş, 3. misyoner gezisinde ise buraya uğrayarak Assos'a geçmiştir.
Kestanbol Kaplıcaları Çanakkale'ye 55 km. uzaklıkta Alexandria-Toas yakınındadır. Kaplıca suyu romatizma, cilt hastalıkları, kalp ve sinir hastalıkları, metabolizma dengesizlikleri ve kemik rahatsızlıklarının tedavisine iyi gelmesiyle ünlüdür. Keşfedilmemiş altın rengi kumsallar, Çanakkale'ye 60 km. uzaklıktaki Odunluk İskelesi'nin kuzey ve güneyinde uzanırlar. Yük Yeri İskelesi'nden Bozcaada'ya feribot seferleri yapılmaktadır.
BOZCAADA
Adaya yaklaşırken ilk dikkati çeken bir Venedik kalesidir. Hemen sonra, mesire yerinde sıralanan restoranlar, kafeler ve güneşte parlayan temiz beyaz evler dikkati çekmektedir. Ada etrafında gezinti yaparken, çok sayıda bağ ve şarap mahzenleri görür, adada lezzetli ve çeşitli şarapları tatma imkanları bulabilirsiniz.
Ayazma, Poyraz ve İğdelik'te güneşin ve denizin tadını çıkarabileceğiniz birbirinden güzel kumsallar bulunmaktadır.
GÖKÇEADA
Bu ada, en geniş Türk adasıdır. Kıyısı, koylarıyla girintili çıkıntılı, tepeleri ise beyaza boyalı evlerle çam yeşiline ve zeytin ağaçlarına kontrast yaratmaktadır. Kabatepe ve Çanakkale arasında düzenli feribot seferleri vardır. Ağustos ayında renkli yerel etkinlikler düzenlenir. Ada etrafında kutsal çeşmeler ve manastırlar bulunmaktadır.
BİGA VE KARABİGA (PRİAPOS)
Biga, adını tüm yarımadadan ve Perslilerin Granikos Savaşında Büyük İskender tarafından M.Ö. 334 yılında bozguna uğratıldığı aynı isimli nehirden alır. Biga, bu nedenle tarihi bir bölgenin ortasındadır. Birçok parkın olduğu ve geleneksel tarzdaki evlerin görülebileceği bir ilçedir. Karabiga, Kemer, Şahmelek'de en yakın ve en güzel kumsallar, uygun fiyatlı konaklama yerleri bulunmaktadır. Karabiga, Antik Çağda Priapos olarak bilinirdi. Günümüzde ise Karabiga sevimli ve huzur vaad eden bir balıkçı limanıdır.
ÇANAKKALE'NİN TURİZMİNE ÇİFTE AT DESTEĞİ... 
ÇANAKKALE'DE TROİA ANTİK KENTİNDE YERALAN TAHTA ATIN ARDINDAN, TROY FİLMİNDE KULLANILAN İKİNCİ ATIN DA WARNER BROS ŞİRKETİ İLE YAPILAN ANLAŞMA SONUCU İL MERKEZİNE GETİRİLEREK KORDON BOYUNDA SERGİLENMEYE BAŞLAMASI TURİZMİ CANLANDIRDI...
TRUVA
Homeros, İlyada Destanı ile günümüz Çanakkale'sinden 32 km uzaklıkta olan Truva'yı ölümsüzleştirmiştir. Truva Kralı Priamos'un oğlu Paris, Afrodit'in kendisine vaad ettiği Helena'yı almak ister. Afrodit'in tavsiyesi üzerine gemiye binip, Amyklai'ye gelir. Burada Menelaos'un Sarayına kabul edilir. Fakat Menelaos'un sarayda olmaması üzerine, Helena kocasının yerine konukları karşılar. Bu ilk görüşmede Helena Paris'e aşık olur ve kendi rızası ile Paris'in yanında yer alarak Truva'ya kaçar. Karısının zorla kaçırıldığını düşünen Menelaos ve ordusu, Helena'yı tekrar geri alma uğruna 10 yıl boyunca Truvalılar'la savaşırlar. Sonuç elde edilememesi üzerine Truva Kalesini ancak bir savaş hilesi ile alabileceklerini düşünür ve savaşı artık bırakıp, evlerine dönecekleri izlenimi yaratırlar. Bunun üzerine Spartalılar, büyük bir "Tahta At" yaparak, Truvalılara hediye olarak sunarlar. Zafer sarhoşu Truvalılar hediyeyi kabul ederek kutlamalara başlarlar. Gece herkes uyuduğunda, tahta ata gizlenen Spartalı askerler atın içinden çıkarak, kaleyi ele geçirirler.
Truva tarihi alanında kazılar 9 şehri, çeşitli şehir duvarı kalıntılarını, tipik ev temellerini, bir tapınak ve tiyatroyu ortaya çıkarmıştır. Sembolik ahşap Truva Atı bu efsanevi savaşı hatırlatır.
BİGA YARIMADASI-GÜNEY SAHİLİ
BEHRAMKALE (ASSOS)
Behramkale, Çanakkale'nin 87 km güneyindeki Ayvacık ilçesinde bulunan ünlü bir antik öğreti merkezidir.
Plato'nun en meşhur öğrencilerinden bir olan Aristotales, Behramkale'ye davet edilmiş, 3 yıl orada yaşamış ve öğretmenlik yapmıştır. Hermeia'nın yeğeni ile evlenmiş, bir felsefe okulu kurmuş, zooloji, biyoloji ve botanik konularında yapmış olduğu ilk çalışmalarıyla yol göstermiştir.
Assos Akropolü, deniz seviyesinden 238 m. yüksekliktedir ve Athena Tapınağı M.Ö. 6. yüzyılda burada inşa edilmiştir. Dor tarzıyla yapılmış bu tapınak daha sonra Biga Yarımadası'nın ve Edremit Körfezi'nin muhafızlığını yapma rolüyle yeniden restore edilmiştir. Tapınak kalıntıları arasından sızan ay ışığını görmek için orada bulunmalı yada erken kalkıp Akropol üzerinden şafağın doğuşunu, tepeden Edremit Körfezinin muhteşem manzarasını görmelisiniz. Böylece neden bu cennet gibi bölgenin seçildiğini takdir edeceksiniz. Denize doğru inildikçe, agoralar, gymnasium ve tiyatro binası bulunmaktadır.
Akropolün kuzey köşesinden, Osmanlı Sultanı I. Murat'ın 14. yüzyılda yaptırdığı cami, köprü ve kaleyi görebilirsiniz. Aşağıda ufak ve sevimli bir liman vardır. Assos, Türk sanat cemiyetinin merkezi olma ününü bu yaşam dolu, samimi ve bohem tarzı atmosferiyle kazanmıştır.
Behramkale'nin 25 km batısındaki Gülpınar köyünde, M.Ö. 2. yüzyıla ait Apollon Smintheus Tapınağının ortaya çıkarıldığı antik şehir Chryse bulunmaktadır. Gülpınar'ın 15 km batısında, bir sahil yolu üzerinde Babakale yer alır.
Behramkale'nin 22 km doğusunda Kadırga ve Eden Kumsalını Küçükkuyu'ya doğru geçersek, zeytin ağacı korularını, kumsalları ve güzel manzaraları geride bırakırsınız. "Türkiye'nin ilk bisiklet rotası Truva Küçükkuyu arasındaki az kullanılan arka yollardır". Hoş yazların, yumuşak kışların yaşandığı huzur dolu bu sayfiye yeri, herhangi bir zamanı sizin için şahane bir "bisiklet tatili" haline getirebilir.
Küçükkuyu'dan Kaz Dağının (İda Dağı, 1774 m) gölgesindeki Zeus'un Altlarını görmek için anayoldan çıkmak gerekir.
Burada, aynı zamanda muhteşem manzaraları, dinlendirici yeşil alanları ve birçok kaplıcasıyla Kaz Dağı Milli Parkı da bulunmaktadır.
Mitolojiye dönecek olursak, Afrodit, Hera ve Athena arasındaki Dünyanın ilk güzellik yarışmasının burada yapıldığını görürüz. Hikayeye göre Tanrılar, Thetis ile Peleus'un düğünü için toplandıklarında, düğüne davet edilmeyen Eris (Nifak), Athena, Hera ve Afrodit'in bulunduğu yere altın bir elma atar. Elmanın üzerinde " en güzeline" yazılıdır. Üç tanrıça arasında " en güzel benim" tartışması başlar. Zeus, en güzelin seçilmesinde hakem olarak İda Dağı'nda bulunan Paris'in görevlendirilmesini buyurur. Tanrıçalar, Paris'in önünde güzellikleriyle övünüp, ona armağanlar vaad ederler. Hera, Paris'e kendisini seçmesi durumunda evrenin krallığını; Athena savaşta yenilmezliği; Afrodit ise kadınların en güzeli Helena'nın aşkını vaad etmektedir. Bunun üzerine Paris, üç tanrıçadan en güzelinin Afrodit olduğuna karar verir ve altın elmayı ona verir.
Kaz Dağı Milli Parkına doğru kuzey girişindeki Bayramiç ve Evciler günlük kamp yapılabilecek alanlardır.
Çanakkale'ye 60 km uzaklıktaki Bayramiç'te Etnografik Müzesi olan 18. yüzyıldan kalma mimarisi oldukça etkileyici Hadımoğulları Konağı (Osmanlı evi) bulunmaktadır.
ÇAN
Çan seramikleriyle meşhurdur. Buradaki kükürt kaplıcalarının, çeşitli karaciğer, bağırsak ve idrar yolları rahatsızlıklarının tedavisine faydalı olduğu söylenmektedir. Külcüler ve Kirazlıda 2 farklı sıcak su kaplıcası daha bulunmaktadır.
NASIL GİDİLİR
İstanbul Atatürk Uluslar arası Havaalanına uçakla, oradan otobüsle Çanakkale'ye gidilebilir. Çanakkale'de özel uçakların inebileceği pist bulunmaktadır.
Çeşitli illerden şehirlerarası otobüslerle karayolundan gidilebilir.
Özel ve kiralanmış yatlarla Çanakkale Marinasına gelinebilir.
İKLİM
Kışlar yumuşak, rüzgarlı ve yağmurlu, yazlar ise sıcak rüzgarlı geçer.
 






ULAŞIM, KONAKLAMA VE HER TÜRLÜ BİLGİ İÇİN...>>>


MÜZELER
Bünyesinde Çanakkale Savaşlarının yaşandığı Gelibolu Yarımadası ile çok sayıda antik kenti barındıran Çanakkale, müzeleriyle ön plana çıkıyor.
Çanakkale Arkeoloji Müzesinde Troia, Assos, Apollon, Smintheion, Tenedos, Alexandreia, Troas Ören yerleri ile Dardanos Tümülüsü kazılarından ele geçen arkeolojik eserler teşhir ediliyor.
Bunlar arasında mermer heykeller, mezar stelleri, mimari parçalar, bronz ve pişmiş toprak, çanak-çömlekler, kandiller, heykelcikler, taş ve kemik aletler, cam süs eşyaları, koku kapları ve altın takılar yer alıyor. Ayrıca müzedeki önemli sayılan eserler arasında, boyalı lahitlerden ''Polyksena Lahiti'' ile Pers dönemine ait lahit sergileniyor.
Müze bünyesinde, 11 bin 905 arkeolojik, 20 bin 747 sikke ve 3 bin 42 etnografik eser bulunuyor.
-DENİZ MÜZESİ-
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Çanakkale Boğaz Komutanlığı'na bağlı Deniz Müzesi, Anıtkabir Müzesi gibi birinci sınıf askeri müze statüsüne sahip ve halka açık. İl merkezinde, 1982 yılında kurulan müzenin bahçesinde geniş bir park, Çimenlik Kalesi, Nusret Mayın Gemisi'nin maketi, resim ve fotoğraf galerisi ile kütüphane bulunuyor.
Çimenlik Kalesi'nde yer alan müzenin açık ve kapalı mekanlarında Çanakkale Savaşları'nda kullanılan pek çok silah ve askeri obje sergileniyor.
Müzede sergilenen eserler arasında 1982 yılında yapılan Nusret Mayın Gemisi'nin maketi öne çıkıyor. Maket, Çanakkale Deniz Savaşları'na katılan Nusret Mayın Gemisi'nin birebir kopyası. Maket gemi, 42 metre boyunda, 7.5 metre genişliğinde ve Çimenlik Kalesi'nin sahil şeridinde bulunuyor.
Arka tarafında bulunan raylar üzerinde 18 Mart 1915'te kullanılan mayınlar bulunmakta. Geminin iç kısmında ise Çanakkale Zaferi ile ilgili eski gazete kupürleri, Nusret Mayın Gemisi'ne ait seyir cihazları, Mayın Grup Komutanı Binbaşı Nazmi Akpınar'a ayrılmış şeref köşesi ve Gemi Komutanı Yüzbaşı Hakkı'nın üniforması yer alıyor. Alt güvertede ise 1914-1915 Çanakkale Deniz Savaşları kronolojik olarak anlatılıyor. Nusret Mayın Gemisi'nin savaştaki rolü, beş dakika süreli dijital animasyon gösterisiyle sunuluyor.
Deniz Müzesinin bölümlerinden biri olan resim ve fotoğraf galerisinin birinci katında, Çanakkale Savaşları'na ait objeler, resim ve panolar sergileniyor. Galerinin ikinci katında 4. dönem asker ressamlarından Mehmet Ali Laga'ya ait 97 kara kalem ve sulu boya tablo yer alıyor.
Müze bahçesinde ise çeşitli top, tüfek, namlı, taşıma arabaları, torpido ve mayınlar teşhir ediliyor.
-KABATEPE MÜZESİ-
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içinde, Kilye Bilgilendirme Merkezinin yaklaşık 10 kilometre ilerisinde Kabatepe Limanı yolunda bulunan Kabatepe Müzesinde, Çanakkale Savaşları'ndan harp sahalarında bulunan silah ve mermi gibi çeşitli savaş malzemeleri, üniformalar ve savaş fotoğrafları sergileniyor.
712 eserin bulunduğu müze, her yıl yaklaşık 70-80 bin yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.
ÜZÜM, ŞARAP VE TARİHİYLE BOZCAADA...
Her sene imkan buldukça görmediğim yere gitme ve orasını görüp keşfetmek üzere tatil planları yaparım. Geçen tatilde de arkadaşımla nereye gidelim diye düşünürken birden aklımıza Bozcaada geldi. Aslında önceleri tereddütlerimiz vardı. "Acaba gitmesek mi?", "Gittiğimize değecek bir yer mi?", "Ya sıkılırsak?" gibi düşünceler almıştı. Fakat Bozcaada'ya ulaştığımızda bu tereddütlerimizin ne kadar yersiz ve gereksiz olduğunu anladık. Sonra da bu zamana kadar buraya neden gelmedik diye söylendik durduk.
Huzurlu, güvenli ve ekonomik bir yer...
Koylarda serinlemek, plajlarda oturup güneşlenmek, karadan özel araçla, bisikletle ya da yürüyerek doğanın tadını çıkarmak, bir tekne kiralayıp dilediğiniz yere demir atmak, oltayla balık tutmak, dalmak... Bunlar, Ege'nin ortasında tertemiz bir denizde gün boyu yüzmenin yanısıra, yapabileceklerinizden sadece birkaçı... Eğer sizde bunları yaşamak istiyorsanız rotanızı Bozcaada'ya çevirin...
Farklı lezzetler
Bozcaada'da dalmaya uygun, görüş mesafesi fazla, doğa manzarası güzel bölgeler var. Bunlardan en keyiflisi balıkçılarla birlikte dalıp bu temiz sularda yaşayan deniz kestanelerinin üzerinde küçük taşlar bulunanlarını çıkarmak ve içindeki havyarı hemen oracıkta yemek. Bu ağızda eriyip giden havyarın besleyici değeri oldukça yüksek. Birbaşka besin ise; fuska. Yumurta sarısı rengindeki fuskalar, taşlık bölgelerde bulunuyor ve guatr hastaları için iyot tedavisinde kullanılıyor.
Üzüm ve şarabın en tatlı mekanı
Temmuz ayı ortalarında tatlı bir esinti başlıyor Bozcaada'da. İnsanı bunaltmayan, yakmayan rüzgar, sabah 10:00'da başlayıp 17:00 'ye kadar sürüyor. Ada genelde kurak. Ama Dünyaca ünlü üzümler bu nemli rüzgarla beslenip lezzetini buluyor. Bozcaada'da bağcılık, adının tarihi kadar eski. Evliya Çelebi ünlü seyehatnamesinde Bozcaada'dan söz ederken; Dünyanın en güzel çavuş üzümlerinin yetiştiği yer olarak tanımlıyor.
Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminde kullanılan kale; "Bozcaada Kalesi"
Adanın kuzey burnu üstünde kurulmuş olan kalenin, kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminde kullanılan kale, Çanakkale Boğazı'nın önemi nedeniyle Fatih Sultan Mehmet tarafından onarıldığını öğrendik. Surlarla çevrili bölümlerde su sarnıcı, cephanelik, revir, karargah, kuyu, çeşme, camii, atölye ve kışla binası bulunuyor. Kale, görkemli görünüşüyle dışardan olduğu kadar içerden de etkileyici bir yer.
Bozcaada görmeniz gereken bir yer olduğunu vurgularım. Herkese iyi dinlenceler
SAROZ KÖRFEZİ’NDE GÜN BATIMI,
ASSOS'DA MUTEŞEM TAŞLI PLAJ VE BERRAK DENİZ...
Deniz, güneş, hava, doğal yaşam... Tek kelime ile görülmeye değer. Fiyatlar çok hesaplı. Eceabat'taki Aqua Otel'de kaldık. Misafirperverlik mükemmeldi. Tatilini buralarda gezerek geçireceklere Eceabat'ta kalmalarını tavsiye edeceğim. (tam ortada olduğu için) Ailem ve ben tatilimizi bir tatil köyünde veya çok lüx bir otelde geçirmekten yana değiliz. O yüzden bu sene aracımızla Eceabat'a geldik ve orada her gün bir yerleri gezdik. (Gelibolu –Saroz – Çanakkale – Assos – Kilitbahir – Gökçeada - Bozcaada) Unutamadıklarımız ; Eceabat’ın hemen arka kıyısı olan Saroz Körfezi’nde gün batımı, orman kampı, denizin akvaryum gibi olması... Gittiğimiz her yerde, Ağustos ayı olmasına rahmen terlemiyor olmamız; rahat bir tatil geçirmemizi sağladı.
Bozcaada Ayazma plajı, uçsuz bucaksız berrak deniz süperdi. Yumuşak Bozcaada üzümlerinden yapılan şarapların lezzeti harikaydı. Gökçeada'da türk kahvesi keyfi ve kremitte helva, Assos'da muteşem taşlı plaj ve berrak deniz, Kilitbahir kalesi ve tarihi atmosfer, Sebdülbahir gezisi, Çanakkale şehitliğinin görkemli ve tüyleri diken diken eden atmosferi, Çanakkale'de Boğaz manzaralı balık ziyafetleri ve sonrasında peynir helvası... Kelimelere sığmayacak derecede keyfli ve güzeldi.
GERÇEKTEN ANLAMAK İÇİN; GÖRMEK, HİSSETMEK GEREK...
Çanakkale Zaferi'ni yaşatan cephedeki Mehmetçik'e en büyük yardımı, cephe gerisinde onlara yardım, erzak ve ihtiyaçlarını ulaştırmak için çalışan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar vermişlerdi. Bir avuç bulgurla koskoca bir kış geçiren analar vardı. Bende onlardan birinin torunuyum. Sizlere bu yıl gezdiğim muhteşem bir yer olan Çanakkale abidelerini anlatacağım...
Yıllarca onun savaş anılarını kucağına oturarak dinlerdim. Onun sayesinde her 18 Mart’ta düzenlenen yarışmalarda O'nun ağzından dinlediğim savaş anılarını yazarak ödüller ve iyi notlar alırdım.
Babaannem yıllardır oraları gezmenin özlemini yaşıyordu ama bacağı sakat olduğundan yürüyemiyordu. Ben ne yapıp edip babaannemi oraya götürmeyi kafama koymuştum ve bu isteğimi kendisine söyledim o da kabul etti ve yola çıktık. Gelibolu'dan Eceabat istikametine doğru yol alıyorduk. Yaşlı gözlerinde inanılmaz bir heyecan vardı ve O'nun heyecanı beni de heyecanlandırıyordu.
İlk durağımız Kabatepe müzesi oldu. Onun koluna girerek O'na müzeyi gezdirdim. Mehmetçiklerimizin annelerine yazdıkları mektupları ona tek tek okudum her satırında gözyaşları yanaklarından damlıyordu. Atamızın kanlı elbiselerini görünce bir an sendeledi. (Çünkü kendisi atamızı bizzat görmüş ve O'na börek yapmış.) Daha sonra savaşta tümü şehit olan 57. alay şehitliğine doğru yola çıktık.
"Şehit olmuş gençlerin yaşını görünce tüylerim ürperdi"
Aman Allahım! O ne manzaraydı. Mezarların arasında gezerken üzerlerinde yaşları yazılı askerleri görünce iliklerime kadar ürperdim. Yurdun dört bir tarafından 18-19 yaşlarında gencecik delikanlılar... Sonra yakın zamanda bulunan bir Türk askeri ve İngiliz askerinin birbirine sarılmış halde bulunan mezarlığı gerçekten savaşın ne kadar çetin geçtiğinin bir kanıtıydı. Tüyler ürperten savaşın geride bıraktıkları gerçekten çok ürkütücüydü. Büyük abideye doğru yola çıktık ve büyük abidenin altında bulunan müzeyi ziyaret ettik. Bu müzedekiler gerçekten inanılmazdı. Bir ağaç kavuğunda yüzlerce mermi birbiri üzerine saplanıp kalmıştı. Bir askerimizin kafatasına isabet eden bir kurşun ve daha bir sürü savaş hatırasını görmek insanın yüreğini dağlıyordu.
Bombasırt mevkiine geldik. Burada Atamızın saatinden vurulduğu yer ve Mehmetçiklerimizin siperleri vardı. Kilometrelerce uzunlukta bir uçurum ve hatırladığım bir yazı hemen aklıma geldi: ’’Askerlerimizin mermisi kalmayınca süngü ile savaşa devam etmeye başlamışlar ve bu uçurumdan bir asker diğerinin üzerine düşercesine ölüme atlıyormuş’’. O manzarayı gözümde canlandırmaya başladım.
"Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir.’’
Her attığınız adımda toprak altında bir şehit olduğunu düşünmek insanı çok üzüyor. Savaşın bir diğer kahramanı olan Seyyid Çavuşun anısına yapılan heykelin önünde durduk. O ne güçtür ki 250 kiloluk bir mermiyi tek başına kaldırıp savaşın kaderini değiştiriyor. Gerçekten insanın aklı mantığı almıyor ama biz de zor durumda kalsak eminim vatanımız için elimizden geleni yaparız. Arıburnu, Seddilbahir, Kemalyeri gibi savaşın yaşandığı diğer yerleri de gezerek gözlerimizde yaş ,dilimizde fatiha ve içimizdeki vatan sevgisiyle birlikte evimize döndük.
Bunlar benim sadece hatırladığım birkaç ayrıntı, umarım hepiniz Çanakkale Şehitliği'ne giderek tek tek gezersiniz. Gerçekten hislerimi bu yazı kadar sade bir şekilde anlatamadığımı göreceksiniz. Gezip gördüğüm ve ders aldığıma inandığım en güzel gezilerden biriydi. Satırlarıma Necmettin Halil Onan ‘ın yazdığı dizelerle son vermek istiyorum. ‘’Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir.’’
 
GÜZEL YARIMADA'NIN TARİHİ MEKANLARI, DUMLUPINAR HİKAYESİ...
Geçen yıl arkadaşımın yanına, Çanakkale’nin güzel ilçesi Gelibolu’ya yaptığım gezimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Marmara’nın kıyısında bulunan bu güzel ilçe, tarihi ve doğal güzellikleriyle beni çok etkiledi. İlçeye vardığımız ilk gün arkadaşımla çarşıyı gezdik, biraz alışveriş yaptık. Gelibolu’nun meşhur peynir helvasından yedik. (Peynir ve şekerden yapılan çok lezzetli peynir helvasından mutlaka yemelisiniz) Daha sonra sahil turu atmak için limana indik. Limanda sadece “kale burcu” kalan kalenin içindeki müzeyi ziyaret ettik. Kalenin girişinde, içinde bir sürü para olan dilek havuzu vardı. Biz de dilek dilemeden olmaz dedik.
Daha sonra meşhur roma dondurmasından alarak ‘fener mevkii’ denen sahil yoluna arkadaşımla sohbet ederek ilerledik. Manzara o kadar güzeldi ki, sahildeki kayalara vuran dalgalar üzerimize kadar geliyordu. Kayaların üzerinde balık tutan insanlar vardı, martılarda onların etrafında süzülüp duruyorlardı.
Fener mevkiinin hemen altında “çilehane” denen bir oyuğun yanına geldik. Yazıcızade Mehmet Efendi ünlü Muhammediye isimli eserini yedi yıl burada inzivaya çekilerek yazmış. Şu anda ise bu oyukta; bir seccade ve abdest almak için ibrik bulunuyor. Daha sonra arkadaşımın okul günlerimizde anlattığı “Bayraklı Baba”nın bulunduğu yere geldik. Yukarıdan sadece ağaçlar ve ağaçların arasından süzülen bir sürü bayrak dikkat çekiyordu. O ne muhteşem manzara! Binlerce küçük - büyük bir sürü ‘canım ülkemin bayrağı’ mezarın etrafını sarmış durumda! Ev sahibi olmak isteyenler, evlenmek isteyenler, okulunu bitirmek isteyenler ya da akla gelebilecek her şey için dilek yeri “Bayraklı Baba türbesiymiş”. Yöre halkı, dileği için Bayraklı Baba'ya sık sık geliyormuş. Hatta Gelibolu dışındakiler, tanıdıkları vasıtasıyla bayrak yollayarak dileklerini dilerlermiş. Bayraklı Baba olayı, Beyazıt zamanında Emir Süleyman’ın bayraktarı olan Karacabey'in, düşman kuşatması sırasında sancağın düşmana geçmemesi için, kılıcıyla sancağı lime lime parçalayarak yutması ve daha sonra Osmanlıların muharebeyi kazanmasının ardından bu olayı komutanına ve arkadaşlarına anlatmasıyla başlar. Fakat arkadaşları koskocaman sancağın yutulamayacağını ima ederler, Karacabey de belindeki palasıyla kendi karnını yarar, yuttuğu sancak lime lime etrafa saçılır ve ölürken "Vatan sağ olsun, benim mezarımdan hiç bir zaman Türk Bayrağı’nı eksik etmeyin, sonsuza dek mezarımda dalgalansın." der. Kendisine o gün bu gündür, Bayraklı Baba denir. Bu olayı dinleyince insanın gözlerinden yaşlar geliyor.
Biz de duamızı ettikten sonra fener mevkiinin en yüksek noktasına “Namazgâh” denilen eserin yanına geldik. Gördüğüm en ilginç eserlerden biriydi. Namazgâh, 1407 yılında İskender Bey tarafından, sefere çıkan deniz tüfekçi erleri için yaptırılmış. Azaplar'ın, sefere çıkacakları zaman burada toplu halde namaz kıldıkları varsayılmaktaymış. Buradan boğazı seyretmek gerçekten harikaydı. Ayrıca Sadrazam Kalafat Mehmet Paşa’nın mezarını da ziyaret ettik. Yolun devamında Hallac-ı Mansur türbesi ve 1854 yılında Kırım Savası’nda ölen Fransız askerleri için yapılmış olan Fransız mezarlığını da ziyaret ettik. Fransız mezarlığının hemen altında ilk Osmanlı donanmasını meydana getirmiş olan Saruca Paşa türbesini de gezdik.
Daha sonra aşağıya inip söğüt gölgelerinin altındaki çay bahçesinde çay molası verdik. Molamızın bitiminde denizin hemen kenarında batmakta olan bir denizaltı yani Dumlupınar’ı sembolize eden parkın yanına geldik. Dumlupınar denizaltısı, 3 Nisan 1953 yılında Nato tatbikatından dönerken, Çanakkale Boğazı'nda Nara ile Bigalı arasında kalan bölgede, gece saat 02:00 sıralarında, İsveç bandıralı Nabolant isimli şileple çarpışmış. Kazanın ardından mürettebattan 5 kişi, bölgede bulunan gümrük botuyla kurtarılmış. Yara alan denizaltı kısa sürede sulara gömülmüş. Dumlupınar denizaltısının çarpıştığı haberinin alınmasının ardından bölgeye intikal eden yetkililer, sabaha karşı 06:40 sıralarında denizaltının su sathına doğru olan kısmında bir telefon şamandırası görmüşler. Denizaltının kumandanı Albay Zeki Adanır, bu telefon aracılığıyla mürettebatıyla bağlantı kurmayı başarmış. Denizaltının kıç torpido dairesinde bulunan Selami Çavuş, bulunduğu yerde kendisiyle birlikte 22 kişinin hayatta olduğunu belirterek oksijenin gittikçe azaldığını söylemiş. Çavuş, oksijenin azaldığı dakikalarda içeride bulunan diğer Mehmetçiklerin dua ve ezan okuduklarını ifade etmiş. Saat 13:30'u gösterdiği sırada, denizaltıda bulunanlarla son kez telefon irtibatı sağlayan yetkililer, Selami Çavuş'un “Ailelerimize selam söylüyoruz vatan sağ olsun" sözlerinden sonra denizaltıyla bir daha irtibat kuramamış.
Hava kararmaya başlamıştı bile. Bir güne sığdırdığım ama kalbimde daha büyük bir yer eden bu ilçeyi kolay kolay unutamam doğrusu. Aklımda, Dumlupınar ve o kazada şehit olan 81 denizci için yazılmış bir dörtlük vardı : "Kırmızıya gönüllü maviye aşıktılar, dalıp suyun dibine, gökyüzüne çıktılar".
 
Çanakkale’de değerleri tanıma seferberliği
Ferai TINÇ - HÜRRİYET - 29.08.2008

HIZLI dönüşüm programlarının, ormanlara odun, boğazlara su yolu, sahillere altın yumurtlayan tavuk, dağlara paraya tedavül edilmesi gereken maden yatakları kavrayışıyla yaklaştığı bu günlerde, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi "Çanakkale İli Değerleri"ni ortaya çıkartmak için örnek bir projeyi hayata geçiriyor.
Üniversite Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir ile Çanakkale Valisi Orhan Kırlı’nın omuz omuza vererek gerçekleştirdikleri, Çanakkale Sanayi ve İş Adamları Derneği, Ticaret ve Sanayi Odası’nın desteklediği, belediyelerin de katıldığı bu mini seferberlik çerçevesinde Ege’nin en güzel en değerli toprakları arasında bulunan Bozcaada, Gökçeada, Eceabat, Gelibolu, Lapseki, Biga, Çan, Yenice, Bayramiç, Ezine, Ayvacık, Küçükkuyu, İntepe’de 25-31 Ağustos tarihleri arasında sempozyumlar düzenleniyor.
Ben Çanakkale ve Bozcaada’daki sempozyumlara katıldım ve bugüne kadar hiç bilmediğim öyle şeyler duydum ki, çok nadide mücevherlerin bulunduğu bir sandığı emanet almış gibi hissettim.
* * *
BİRÇOK kez, kum çekildiğine tanık olduğum kumsalların yerbilimsel açıdan dünya çapında çok özel ve sadece Bozcaada’ya has bir örnek oluşturduğunu, Ege denizindeki doğal olayların 100 bin yıllık geçmişine ışık tutacak örnekler sergilediğini öğrendim.
Türkiye’de bir örneği sadece Niğde’de 1200 metre yükseklikte görülen bir pembe çiçeğe, yine Bozcaada kayalıklarında rastlandığını, tüm Çanakkale bölgesinde bir tek Sadrazam mezarı olduğunu, onun da Bozcaada’da bulunduğunu bu sempozyumda duydum.
Çanakkale’deki Türkmen köylerinin, kökleri Şamanlıkta olan birçok geleneği sürdürdüklerini, Çanakkale seramiklerinin benzersizliğini, Ezine peynirinin, Bozcaada şaraplarının ve üç bin yıllık bağlarının, Ayvacık, Geyikli zeytinyağlarının, Çanakkale helvasının markalaşma serüvenini ortaya koyan tebliğler sunuldu.
Hiç bilmediğimiz değerleri tanıdık bu sempozyumda.
* * *
TARİHÇİDEN arkeoloğa, turizmden gök bilimcisine kadar çok farklı disiplinlerden bilim adamlarının seferber olduğu bu çalışma sonucu, Çanakkale ve ilçelerinin değerlerini gösteren 14 kitap var artık.
Çanakkale Üniversitesi’nin yayınladığı bu kitaplar, Çanakkale değerlerinin envanteri niteliğinde.
On Sekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir, bu çalışmanın amacını açıklarken, "Çanakkale’nin tarihi, arkeolojik, tarımsal, ekolojik, mitolojik değerlerinin korunması Çanakkale’nin ekonomik gelişimini üzerine inşa edeceği ekonomik sektörlerle doğrudan ilgilidir" diyor "Soft sanayi sektörleri dışında ağır sanayı yatırımlarıyla kalkınma, değerlerin erozyonuna neden olabilir. Bu nedenle Çanakkale’nin bilinen, bilinmeyen değerlerinin ortaya çıkartılması ve bunların ekonomiyle ilişkilendirilmesi zorunluluktur."
* * *
REKTÖRÜN ortaya koyduğu anlayış, günümüzde çağdaş üniversitenin anlamını ortaya koyması açısından önemli. Üniversiteler bulundukları bölgelerde yaşamın içinde olmalı, değişim dinamiklerine bilimsel önderlik yapabilmeli.
Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, "Çanakkale İli Değerleri Sempozyumu sonucunda elde edilecek bilgi ve veriler, bilim adamları tarafından ortaya konan görüş ve önerilerin Çanakkale Çevre Düzeni Planı için önemli bir altlık oluşturacağını, önümüzdeki dönem yatırımlarına da yol göstereceğini" söyledi.
Umarım öyle olur. Bozcaada’nın, değerleri korumaya kararlı genç kaymakamı İbrahim Çenet’in temenni ettiği gibi, "yatırım politikaları değerleri koruyacak ve geliştirecek biçimde belirlenir ve yerel yöneticiler, değerleri hiçe sayan yatırımcıların baskıları karşısında yalnız bırakılmazlar."
DESTANSI SAVAŞLARIN EFSANE ŞEHRİ
Truva ve Çanakkale savaşlarına sahne olan Çanakkale, tanrıların dağı İda, ünlü filozof Aristo'ya ev sahipliği yapan Assos, Akdeniz ikliminin yaşandığı Gökçeada ve Bozcaada ile tarih, doğa ve mitolojiyi keşfe çıkanlar için iyi bir seçenek oluşturuyor. Yerleşim tarihi Milattan Önce 3 binli yıllara dayanan Anadolu ile Avrupa, Akdeniz ile Karadeniz arasında köprü vazifesi gören Çanakkale, Truva ve Gelibolu'da en kanlı savaşlara sahne olmuş bir kent olarak günümüzde barış ve kardeşlikle anılıyor.
EFSANELER KENTİ TRUVA
Çanakkale'nin Tevfikiye Köyü yakınında 9 kültür katmanını barındıran Truva Antik Kenti, 10 yıl süren dillere destan bir savaşla efsaneleşti. ''Troy'' ismiyle vizyona giren filmin ardından Truva'yı ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısında büyük artış yaşanıyor. Truva Antik Kenti'ne gelenler, dünyada eşi olmayan bir tarih yolculuğuna çıkarak, Truva Atı'nı, 9 kat kent üstüne kent kurulan yerleri, büyük savaşların yaşandığı meydanları, yangınların kentleri yerle bir ettiği mekanları ziyaret edebiliyor. Truva'da kazılarla ortaya çıkarılmış basamaklarla inilen adak kuyusu, Athena Mabet yeri, II. Truva'nın meşhur rampalı kapısı, dini alan, kurban kesme yeri, Hellenistik devirden kalma sunak yeri, Roma hamam kalıntısı, taş köprü, sunak yeri, at nalı biçimli tiyatro, mermer kitabeler, sütunlar ve mimari parçalar dikkat çekiyor.
EŞSİZ DOĞASIYLA İDA DAĞI
Mitolojide Olimpos'ta yaşadıklarına inanılan tanrıların, Anadolu'da yer alan eşsiz güzellikteki mekanı İda Dağı (Kazdağı), doğayla baş başa kalmak isteyenler için bulunmaz bir imkan sağlıyor. Paris'in Afrodit'e ''altın elma''yı vermesiyle ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olarak da bilinen İda Dağı, doğal kaynak suları, çeşitli ağaç türleri, bol oksijenli havası ve piknik yerleriyle kentin en güzel mesire yerlerinden biri konumunda bulunuyor.
ARİSTO'NUN ŞEHRİ: ASSOS
Çanakkale'deki en eski ve önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Assos, Behramkale'de yalnızca tarihi kalıntılarıyla değil, eşsiz doğasıyla da ziyaretçileri büyülüyor. Kuzey Ege'ye bakan yerleşim alanları, zeytin ağaçları, balıkçı tekneleri, küçük pansiyonlarıyla küçük bir köy görünümünde olan Assos, kendine özgü mimari yapısı ve balık lokantalarıyla keyifli anlar vadediyor.
İnsanı büyüleyen bu tarihi mekan, ünlü filozof Aristo'nun, akademik çalışmalarına da ev sahipliği yaptığı yer olarak biliniyor.
''ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI''
''Çanakkale içinde aynalı çarşı/Ana ben gidiyorum düşmana karşı'' dizeleriyle başlayan şiir, büyük bir savaşı özetleyen türkü oldu dillerde. Şehir merkezinde ziyaretçilerin uğrak yeri olan Aynalı Çarşı, eskiyle yeninin uyumunu gözler önüne seriyor. Kordon boyunda yaz mevsiminde araç trafiğine kapatılan yolda kurulan çay bahçeleri, yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanları arasında yer alıyor. Çanakkale'ye adını veren seramikler, çömlekler, testi ve sürahiler kent merkezindeki turistik dükkanlarda satılıyor. Ziyaretçilerin ilgisini en çok minyatür Truva Atı çekiyor.
GELİBOLU YARIMADASI
Birinci Dünya Savaşı'nda oynadığı kritik rolle bugünkü dünya haritasının şekillenmesinde rol oynayan Gelibolu, Tarihi Milli Parkı ile çok sayıda ziyaretçiye kapılarını açıyor. 1994 yılındaki büyük orman yangınında zarar gören 4 bin hektar ormanlık alan yerine dikilen fidan ve çiçekler, bölgeyi adeta bir çiçek bahçesine dönüştürmüş durumda bulunuyor. Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Savaşları'nda hayatını kaybeden 500 bin gencin anısına dikilen anıtlar, şehitlik ve mezarlıklarla bir savaşı gözler önüne seriyor. Yarımadadaki savaş kalıntılarını görenler, savaşın acısını ve dehşetini hissederek, duygu dolu anlar geçiriyorlar.
GÖKÇEADA VE BOZCAADA-
Akdeniz iklimine sahip Çanakkale'nin iki ilçesi, Gökçeada ve Bozcaada, farklı medeniyetlere kucak açıyor. Eceabat İlçesi'ndeki Kabatepe Limanı'na feribotla yaklaşık 1.5 saat uzaklıktaki Gökçeada, eski Rum köylerindeki kiliseleriyle farklı dinleri bünyesinde birleştiriyor. Çamur banyosu, farklı türlerdeki deniz kuşları, rüzgar sörfüne imkan sağlayan deniziyle yörenin en ilgi çeken yerleri arasında bulunan Kefaloz plajı, deniz turizmine hizmet ediyor. Gökçeada'yı ziyaret edenler, Tepeköy'de yorgunluk atabiliyor ya da dibek kahvesiyle tanınan ''Madamın Kahvesi''nden içmek için Zeytinli Köyü'ne uğrayabiliyorlar.
Altın renkli kumları, üzüm bağları ve tadına doyulmaz şaraplarıyla tanınan Bozcaada ise lezzetine doyulmaz balıklarıyla ziyaretçileri bekliyor.



KARADENİZ BÖLGESİ
                                 

      Adını komşu denizden alır. Karadeniz Bölgesi, doğuda Gürcistan sınırından başlayıp batıda Sakarya Ovasına kadar uzanan bir bölgedir.

DAĞLARI: Rize, Giresun, Kaçkar, Çimen, Kop, Mescit, Yalnızçam, Canik, Küre, Ilgaz, Köroğlu, Bolu ve Akçakoca dağları kıyıya paralel olarak uzanır.
Kıyı ile iç kesim arasında ulaşım zordur. Dolayısıyla ulaşımda geçitler kullanılır. (Kop ve Zigana gibi)

OVALARI: Plato bakımından en fakir bölgemizdir. Bölgede Kuzey Anadolu Dağları arasında ye ralan Tektonik Ovalar mevcuttur.
Batı Karadeniz de Bolu, Düzce ve Kastamonu, Orta Karadeniz de Amasya, Taşova, Niksar, Tokat, Erbaa, Merzifon, Turhal ve Zile, Doğu Karadeniz de Bayburt Ovası yerr alır.
Ayrıca Orta Karadeniz de Kızılırmak’ın oluşturduğu Bafra, Yeşilırmak’ın oluşturduğu Çarşamba delta ovaları yer alır.

AKARSULARI: Çoruh, Kelkit, Kızılırmak, Yeşilırmak, Filyos, Bartın ve Sakarya’dır.

GÖLLERİ: Karadeniz Bölgesi, göl bakımından da zengindir. Yağışın ve killi toprağın fazla olması bölge de heyelan olayını artırmıştır. Dolayısıyle heylan set gölleri oldukça fazladır. Başlıcaları; Tortum, Sera, Abant ve Yedigöldür. Akarsu biriktirmesiyle oluşan Uzungöl’de bu bölgededir.

İKLİMİ: Kıyı kesiminde her mevsim yağış alan Karadeniz İklimi görülür. İç kesimlerde Karasal İklim görülür.

BİTKİ ÖRTÜSÜ: Kıyı kesiminde ormanlar,dağların arka tarafında bitki örtüsü bozkırdır.

NÜFUS VE YERLEŞME: Kıyı kesiminde nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerindedir. Kıyı kesiminde dağınık, iç kesimlerde toplu yerleşme hakimdir.

TARIM VE HAYVANCILIK: Karadeniz Bölgesi’nde Rize ve çevresinde çay; Ordu ve Giresun yörelerinde fındık; Kastamonu ve Zonguldak çevresinde keten-kenevir; Samsun ve Tokat çevresinde tütün; Samsun, Amasya ve Çorum’da pirinç, kıyı kesiminde mısır tarımı yapılır.
Pamuk, buğday, mercimek ve üzüm yaz kuraklığı istediği için yetişme ortamı bulamamıştır.

YERALTI KAYNAKLARI: Taşkömürü (Zonguldak), bakır (Murgul ve Küre), Linyit (Amasya Çeltek’te) yatakları vardır.

SANAYİ: Samsun da (Bakır işleme tesisleri), Zonguldak (Çaycuma Taşköprü), Giresun (Aksu)’da kağıt fabrikaları bulunur. Samsun ve Tokat’ta sigara fabrikaları bulunur.

TURİSTİK YERLERİ: Abant, Yedigöller, Safranbolu evleri, Trabzon Sümela Manastırı ve Uzungöl’dür.

 

Uzungöl



Trabzon Sümela Manastırı







yaylalar



horon 


Yedi Göller
Karadeniz Bölgesinin Genel Özellikleri:
1. Yüzey şekilleri çok dağınıktır. Ovalık alanları azdır.
2. Dağlar kıyıya paralel olarak uzanır ve bunun sonucunda falezler (yalıyarlar) görülür. Kıta sahanlığı dardır.
3. Orman bakımından en zengin bölgedir.(%25)
4. En fazla yağış alan bölgemizdir.(Doğu Karadeni ve Rize)
5. Yağışlara bağlı olarak en fazla kimyasal çözülmenin görüldüğü bölgedir.
6. Çay, fındık, mısır, keten-kenevir üretiminde birinci sıradadır.
7. Balıkçılığımızın %80’i bu bölgede yapılır.
8. Doğu Karadeniz kıyı kesiminde dağınık yerleşme yaygındır.
9. En fazla göç veren bölgedir.
10. Taşkömürü ve bakır üretiminde birinci sıradadır.
11. Tek doğal limanı Sinop’tur. Ancak ard bölgesi ile (Hinterlant) ulaşım zorluğu olduğundan gelişmemiştir.
12. Akarsu rejiminin nisbeten düzenli olduğu tek bölgedir.
13. Bölgede Çarşamba ve Bafra delta ovaları vardır.
14. Nem miktarı en fazla olan bölgedir. Bu yüzden yıllık sıcaklık farkı en az olan bölgedir.
15. Yıllık ortalama sıcaklık 14-15 °C’dir. En sıcak ay ortalaması 22-23°C’dir. En soğuk ay ortalaması ise 5-6 °C’dir.
16. Her mevsim yağışlı olan Karadeniz bölgesinde yağışlar en fazla sonbaharda en az ilkbaharda görülür. Yağışların mevsimlere göre dağılımı şu şekildedir;


Kategori: MARMARİS

Ege kıyısında yeşilin ve mavinin tadını çıkarabileceğiniz Marmaris tatil mekanları içerisinde üst sıralarda tercih edilen bir tatil beldesidir. Marmaris otelleri pek çok gelir grubuna hitap eden alternatifleri ile, Marmaris limanı turizme elverişli yapısı ile yerli yabancı her tabakadan ziyaretçiye güzel bir Marmaris tatil tecrübesi yaşatma konusunda iddialıdır. Özellikle ailecek tatil yapmak için çok uygun bir yerdir Marmaris.  Körfezin uygun yapısı, su sporları için uygun ortam hazırlamakta, beldeyi çepeçevre saran ağaç dolu ormanlar yeşil örtüyü oluşturmaktadır. Diğer tatil mekanları ile bağlantı içinde olması ve onlara giden yollara yakın olması, ikliminin yumuşaklığı Marmaris'i tercih edilir bir tatil yeri kılmaktadır.


Marmaris tatil cennetinde ilginizi çekebilecek başlıca eserler ya da bölgeler şunlardır: Marmaris Kalesi, Taşhan ve Kemerli Köprü, Physkos, Loryma (Bozukkale), Amos, Cedrae, Hydas, Erine, Castabus (Pazarlık), Saranda (Söğüt), Bybassios, Euthenna (Altınsivrisi), Sarıana Türbesi, İbrahim Ağa Cami, Cennet Adası, Fosforlu Mağara, İçmeler, Turunç, Kumlubük, Çiftlik, Günnücek, Yalancı Boğaz, Turgut (Şelale), Bozburun, Marmaris Müzesi.


Marmaris Ege Bölgesinin en güzel turistik beldelerinden ve önde gelen yatçılık merkezlerinden birisidir. Sahip olduğu çam ormanları nedeniyle halk arasında "Yeşil Marmaris" olarak bilinir. Marmaris, doğal olarak çok iyi korunmuş bir liman ve iskele ile dünyanın her tarafından gelecek yatlara hizmet verebilecek yüzlerce yat kapasiteli marinalara sahiptir.
Sahip olduğu doğal güzellikler yanında Marmaris turistlere birçok modern tesisler sunar. Ayrıca Marmaris halkı yerli ve yabancı ziyaretçileri her zaman sevgiyle kucaklar.

Deniz kenarındaki veya Marmaris içerisindeki lokantalarda yenilen bir akşam yemeğinden sonra, gecenin kalan kısmını Barlar Sokağında yer alan hareketli barlarda,diskolarda veya gece kulüplerinde geçirebilirsiniz.

Marmaris'e yaptığınız ziyareti birçok seçenekleri bulunan çevre gezileriyle tamamlayabilirsiniz.bunlar yarım veya tam günlük, kano turları ,at gezintisi ,doğa yürüyüşleri yat turları ,köy gezileri,cip safari ve Efes, Pamukkale,Dalyan ve Kaunos gibi bölgeleri ziyaretler şeklinde geniş bir yelpaze sunulmuştur.
Marmaris ve dolayları güzel bir dantel gibi grift kıyılar ve körfezlere sahip olmakla övünür.


Gökyüzünün ve denizin mavisi çam ormanlarının yeşili birbirleriyle kucaklaşırlar. Doğa, gözün görebileceği birbirinden harukalede resimler sergiler. Doğal güzellikler yalnızca birkaç ay için değil doğayı seven yerli yabancı herkese bütün bir yıl boyunca kucak açar.

Marmaris ve dolayları muhteşem ve güzel doğasıyla ,geçmişe ışık tutan etkileyici arkeolojik yapısı bakımından çok zengindir. Bölgenin doğal güzelliği yanında tarihi Karya ve sayısız antik şehirler bizi cezp etmekte asırlık mirası günümüze taşımaktadır. Marmaris'ten günü birlik gidiş gelişlerle ziyaret edilebilen antik şehirler Anadolu'nun kültürel mirasını Ege ve Akdeniz'de yansıtır.




Marmaris Ve Çevresindeki Marinalar :

Dünyadaki benzerleriye mukayese edilebilir dünya sınıfı marinalar Ege Kıyısı boyunca yer alır. Beklenebilecek her türlü imkan ve araçlar 5 yıldızlı otel konforunu aratmayacak tuvalet ve banyolarla donatılmışlardır. Marinaların çevresinde şahane Türk mutfağının sunulduğu restoranlar ve barlar,alış veriş müptelalarının kendilerine terapi uygulayabilecekleri dükkan ve butikler yer almaktadır.
1999 yılında tatil için Marmaris'e gittiğimde sahil olduğu gibi yatla doluydu. Fakat Marmaris'li birisiyle konuşmamızda şunları söyledi.
- Bu sene hiç yat gelmedi. Bomboş sahil.
Ben hayatım boyunca o kadar yatı bir arada hiç görmemiştim. Bana çok ilginç gelmişti.


Marmaris ve çevresindeki Marinalardan bazıları :

1- Setur Kuşadası Marina
Kapasite denizde 450,Karada 100,Uluslararası Havaalanı 50 km
2- Port Bodrum Yalıkavak
Kapasite denizde 550,Karada 100,Uluslararası Havaalanı 52 km
3- Bodrum D-Marin Turgutreis Marina
Kapasite denizde 475,Karada 50,Uluslararası Havaalanı 30 km
4- Milta Bodrum Marina
Kapasite denizde 350,Karada 100,Uluslararası Havaalanı 120 km
5- Marmaris Martı Marina
Kapasite denizde 720,Karada 180,Uluslararası Havaalanı 100 km
6- Marmaris Netsel Marina
Kapasite denizde 600,Karada 800,Uluslararası Havaalanı 97 km
7- Marmaris Yacht Marina
Kapasite denizde 205,Karada ,Uluslararası Havaalanı 26 km
8- Göcek İltur Club Marina
Kapasite denizde 400,Karada 180,Uluslararası Havaalanı 22 km
9- Port Göcek Marina
Kapasite denizde 85,Karada,Uluslararası Havaalanı 20 km
10- Göcek Skopea Marina
Kapasite denizde 400, Uluslararası Havaalanı 55 km




Kalesi : Marmaris Kalesi Kemeraltı mahallesinde ,deniz kıyısında yüksekçe bir tepenin üzerinde kurulmuştur.herodotos tarihi ilk kalenin İyonya'lılar tarafından MÖ 334 yılında yapıldığını yazar. Kaleyi fetheden İskender bu önemli kaleyi onartmıştır. Yılların ve çeşitli olayların tahribatıyla yıpranan kale Menteşe Beyi İbrahim Bey zamanında, daha sonra da Marmaris hakimi Gazi Ahmet Bey tarafından limanıyla birlikte onarılmıştır. Kare planlı zarif bir yapıdır.


Marmaris Müzesi : 1991 yılından bu yana hizmet veren Marmaris Müzesi, eski kentin merkezinde yer alan kalede bulunmaktadır. Aslında kale ,mimari yapısının özelliğiyle de bir müze niteliğindedir. Eserler iki kapalı mekanda ve bahçede,açık alandadır. Kapalı salonların ikisinde ve bahçede sergilenen arkeolojik eserler bölgeden toplanmıştır. Bunlar Helen,Roma ve Bizans çağlarına ait amforalar ,toprak kandiller,cam eserler ,silahlar,ok uçları,paralar ve süs eşyalarıdır. Etnografya salonunda ise Osmanlıların son dönemlerinde kullanılan mobilya,halı,kilim,kap-kacak ve çeşitli mutfak eşyaları sergilenmektedir. Diğer kapalı mekanlar ise sanat galerisi,büro ve depo olarak kullanılmaktadır.






Çarşı Market : Gezinti yerinin kalbinde yuvalanmış , Osmanlı Kalesinin gölgesinde yer alan müthiş Eski Çarşı Market şehir dışındaki kapalı çarşı yerlerine en uygun alternatiftir. Eski kapalı çarşı yer alan sergilerde orijinal ,mükemmel kalite ve uygun fiyata her şeyi bulabilirsiniz. Bit pazarının da dahil olduğu 200'den fazla dükkanın çalıştığı Pazar günleri en işlek günlerdir. Hafta içinde 11.00 ve 16.00 saatleri arasında marketteki çeşitli dükkanlar daha sakin, öyle saatlerinde genç kalabalığı cezp eder. Bakır ve ahşap dekorasyon malzemeleri mücevherat ve bölgesel desenli elbiseler liman boyunca sıralanmış dükkanlarda ve kale içinde satılır. Meşhur marmelat ve bal almak için en uygun yer şehrin batısındaki su tarafına yalın Cuma Pazarıdır.




Perşembe Pazarı(meşhur Cuma Pazarı): Marmaris Köy Marketinde her türlü meyve,sebze,dokumalar ve kadın,erkek ve çocuk kıyafetleri ,moda kıyafetlerden taklit tasarım eşyalara ve geçmiş sezonundan kaçırılmayacaklara kadar her şey satılmaktadır. Spor kıyafetler, yatak örtüleri ,masa örtüleri ve ev tekstili de önemli yer tutar. Çarşı G.Mustafa Muğlalı Caddesi ve civarında yer alır. Perşembe günleri 09.00-18.00 saatleri arasında açıktır., en uygun ziyaret saati öyleden sonra geç vakittir. Türkiye tekstil ürünleri ,cam eşyalar,deri,halı,çömlek,fıstık ve elbette baklava ve lokumuyla meşhurdur. Mahalli nakışlar ve elişleri de pazarın dikkate değer ürünleridir.


Halıcılık : Halıcılık özellikle çok meşhur olup bütün dünyaya ihraç edilmektedir. Halılar köy kadınları ve kızları tarafından elde dokunmaktadır. Güzel renkler elde etmek için doğal boyalar kullanılmakta ve her halı kendine has bir hikaye anlatır. Her bölgenin kendine has bir motifi vardır. Bir halıyı dokumak bazen 5 yıl sürebilir. Kilimler,sumaklar,ipek halılar ve yün halılar arasında seçiminizi yapabilirsiniz.ipek halılar tablo gibidirler küçükleri duvara asılabilir. İpek halılar büyüleyicidir ışığa doğru tuttuğunuz zaman renkler doğunun sihrini yansıtırcasına değişir. Fiyatlar büyüklüğüne ve metrekareye düşen düğüm sayısına göre değişir. Halılar evinizi değerlendirir ve özel bir tatilin şahane bir anısı olur.





Eğlence:

Marmaris’te gece hayatı plajların gündüz doluluğunu aratmıyor. Geceleri sokaklar insanı büyük kalabalıkla karşılıyor. Her yerde restoran, kafe ve barlara rastlıyorsunuz. Yemek konusunda ise oldukça geniş bir menü bulabilirsiniz Marmaris’te. Dünya mutfağından Türk mutfağına, balıktan sebze çeşitlerine kadar değişik lezzetler tadabilirsiniz. Yemekten sonra herkes kendini barlar sokağına atıyor. Barlar sokağı Marmaris’in gece kalbinin attığı yer. Sabahın ilk ışıklarına kadar herkes gönlünce eğlenip gecenin keyfini çıkarıyor.















About Marmaris

The taste of the green and blue of the Aegean coast
you can come in the top places in Marmaris holidays preferred holiday town. Marmaris hotels will appeal to many income groups with an alternative, the tourist port of Marmaris with a suitable structure to the local foreign visitors each class having a good experience to holiday in Marmaris is ambitious. Appropriate structure of the Gulf, water sports to prepare the appropriate environment, forests full of tree wraps all around town to provide green cover. Other holiday and be in connection with places closer to them a way that the climate is preferable to Marmaris softness makes a resort.




Marmaris holiday paradise may be interested in the major or area of work are: Marmaris Castle, and arches Taşhan Bridge, Physkos, Loryma (Bozukkale), Amos, Cedrae, Hydas, Erin to Castabus (negotiation), Saranda (Willow), Bybassios, Euthenna (Altınsivrisi ), Sarıana Tomb, İbrahim Ağa Mosque, Paradise Island, Fosforlu Caves, Icmeler, Turunc, Kumlubük, Farm, Günnücek, Liar Strait, Turgut (Waterfall), Bozburun, Marmaris Museum.


The most beautiful tourist town of Marmaris Aegean Region and is one of the leading yachting center. Pine forests because of its population between the "Green Marmaris" will be known as. Marmaris, a very well-protected natural harbor and dock with a world that could serve her by lying next to the marina has a capacity of hundreds of yachts.
Besides its natural beauty of Marmaris tourist offers many modern facilities. Moreover, indigenous people and foreign visitors Marmaris always fond of arms.

At the seaside or a renewal of restaurants in Marmaris after dinner, the rest of the night in the Bar of the moving bar in the street, you can spend in a disco or night club.

Marmaris to visit the many options available to travel around tamamlayabilirsiniz.bunlar half or full day, canoe tours, at a walk, nature walks and yacht tours, village tours, jeep safari and Ephesus, Pamukkale, Dalyan and Kaunos such as visits to the region as a broad spectrum is presented .
Marmaris and around a beautiful bay and have lacy grift to coast boasts.


The blue of the sky and the sea green of the pine forest will embrace each other. Nature, the eye can see each other exhibitions harukalede pictures. Natural beauty is not only to nature for a few months a whole seven years of domestic foreign arms open to everyone.

Marmaris and around the magnificent and beautiful nature, past the impressive light is very rich in terms of archaeological structures. Besides the region's natural beauty and countless ancient Carian cities date to the centuries-old legacy of cezp us today to move. Day visit with departure from Marmaris developing cultural heritage of the ancient cities of Anatolia in the Aegean and the Mediterranean Sea reflects.


Marmaris Marinas And Around
World-class marina in the world can be compared benzerleriye along the Aegean Coast is located. Opportunities and tools that can be expected every 5-star hotel are equipped with bathroom and toilet On comfort. Turkish cuisine is offered in the vicinity of Marina fabulous restaurants and bars, shopping addicted to their own shops and boutiques are able to apply therapy. Marmaris and around the Marina include:

1 - Setur Kusadasi Marina
Capacity at sea 450, Black 100, the International Airport 50 km
2 - Port Bodrum Yalikavak
Capacity at sea 550, Black 100, the International Airport 52 km
3 - Bodrum D-Marin Turgutreis Marina
Capacity of 475 at sea, on land 50, the International Airport 30 km
4 - Milta Bodrum Marina
Capacity at sea 350, Black 100, International Airport 120 km
5 - Marmaris Martı Marina
Capacity at sea 720, Black 180, International Airport 100 km
6 - Marmaris Netsel Marina
Capacity at sea 600, Black 800, the International Airport 97 km
7 - Marmaris Yacht Marina
Capacity of 205 at sea, on land, the International Airport 26 km
8 - Göcek İltur Club Marina
Capacity of 400 at sea, on land 180, the International Airport 22 km
9 - Port Göcek Marina
Capacity of 85 at sea, on land, the International Airport 20 km
10 - Göcek Marina Skopea
Capacity of 400 at sea, the International Airport 55 km

Castle: Castle Kemeraltı neighborhood in Marmaris, on the beach on a hill high kurulmuştur.herodotos year history in the first castle was built in 334 BC by the author İyonya'lılar. Alexander conquered the castle which has important fortress repair. Year and a variety of events to damage the castle Mentese Be the İbrahim Bey time wear, then the port of Marmaris with a judge by Gazi Ahmet Bey was repaired. It's an elegant square.

Marmaris Museum: Since 1991, provides services in the center of the ancient city of Marmaris Museum at the castle are available. In fact, the castle, the museum is an architectural structure with the features of the. Works in both indoor and garden, is open area. In two exhibition halls and gardens are closed in the archaeological work has been collected from the region. These Hellenistic, Roman and Byzantine amphoras of age, soil lamp, glass works, weapons, arrow ends, coins and decorative items are. In the last period of Ottoman ethnography used in rooms of furniture, carpets, rugs, pots-pans and various kitchen items are exhibited. Other closed areas of the art gallery, offices and warehouses are being used as.

Çarşı Market: Tour place nested in the heart of the Ottoman castle in the shadow of the old covered market place outside the market town of Market is the most appropriate alternative. Exhibition in the old covered market in the original, excellent quality and reasonable price you can find everything. Bit the market, including the works of more than 200 stores on Sundays are the busiest days. Between 11:00 and 16:00 hours in the week several stores, more residents in the market, it is time that the young crowd cezp. Copper and wooden decorations and regional patterns clothes jewelry materials sıralanmış shops along the harbor and the castle is sold. Best place to get the famous jam and honey in the water west of the city by Sunday to Friday is lean.

Thursday Sunday (famous Friday Market): Marmaris Village Market in fruits, vegetables, fabrics and women's, men's and children's clothing, fashion clothing and goods from the simulated design, everything is sold miss from the past season. Sports clothes, bed covers, table cloths and place significant amounts of home textiles. Bazaar Street and around with G. Mustafa Mugla is located. Thursdays are open between 09.00-18.00 hours., After it passed the most appropriate time for visiting hours are. Turkey textile products, glassware, leather, carpets, pottery, and of course, baklava and Turkish delight with pistachio is famous. Local consider the market value of the couch and elise products.

Carpets: Carpets in particular is very famous and exported all over the world. Carpets by village women and girls get to touch. Beautiful colors to obtain natural dyes are used and each carpet has a story to tell itself. Each region has a motif that has its own. Sometimes may take 5 years to a carpet texture. Kilims, sumac and silk carpets and wool carpets are like a choice between a smaller table to wall carpet yapabilirsiniz.ipek can actually. Silk carpets are fascinating when you keep the light colors to reflect the magic of the east change. Prices on the size and number of knots per square meter according to the change. Carpets and a private holiday home of your memories will be marvelous.








ÖLÜDENİZ

Öylesine güzellikler vardır ki soluk keser, sözcükler yetersiz kalır gözün gördüğünü anlatmaya. Çam ormanlarının arasından kıvrılarak giden 14km'lik yol boyunca yüksek dağların yeşilinin hiç bitmeyeceğine inandığınız bir anda, yüksekliğin inişe geçtiği dönemeçte karşınıza çıkıverir bütün görkemiyle, nerede kestiremediğiniz uçsuz bucaksız bir mavi dünya.

Turkuaz rengi denizi, upuzun kumsalı ile sanki Ölüdeniz'e kol kanat geren Belceğiz koyu karşılar sizi. Bu olağanüstü doğa harikası karşısında duyduğunuz heyecan, koyun devamında karşınıza çıkan muhteşem görüntü ile yerini tarifi imkansız bir hayranlığa bırakır. Yılın her mevsiminde yüzyılların büyüsünü bozmamak istercesine sakin ve dalgasız olan bu koya belki de bu yüzden ÖLÜDENİZ adı verilmiştir

SAKLIKENTFethiye-Antalya karayolundan biraz içeride, Akdağ'ın eteklerinde kayalar içerisinde yer alan Saklıkent, görmeniz gereken bir doğa harikasıdır.
Yüzyıllardır akan kar sularının açtığı derin ve uzun Kanyon'dan içeri girdiğinizde kayalardan adeta fışkırırcasına akan ve hemen bir nehire dönüşen sular arasında yiyebileceğiniz taze bir alabalığın tadını uzun bir süre unutamayacaksınız.
Fethiye'ye 50km uzaklıktaki Kayadibi köyü yakınlarındaki Saklıkent'e özel arabanızla veya günübirlik gezi turlarıyla gidebilirsiniz.
TLOS DOĞA PARKFethiye'nin eşsiz güzellikleri arasında yer alan Tlos Yaka Doğa Park, Tlos antik kentine 2 km, Fethiye'ye 42 km mesafededir. Doğal su kaynaklarının tabiatla ayrılmaz bir bütün oluşturduğu Tlos Yaka Doğa Park'ta kendinizi ayrı bir dünyada hissedeceksiniz. 


ÇALIŞ PLAJIFethiye'nin 4km kuzeyinde önemli bir tatil ve eğlence merkezidir.
Kilometrelerce uzanan kumsalı, pırıl pırıl denizi ve şairane gün batımıyla Çalış plajı anılarınıza ayrı bir güzellik katacaktır.


KAYAKÖYGeçmişi M.Ö.3000'li yıllara uzanan Kayaköy'den günümüze M.Ö4.yy'a ait lahit ve kaya mezarları ulaşabilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde tekrar iskan edilen kentte Rumların , Batı Trakya Türkleri ile mübadele edilmesi sonucu boşalan yapıların ahşap bölümleri ve üst örtüleri doğal etkenlerle tahrip olduğunudan bir hayalet şehir görünümünü almıştır.
Terk edilen kentte herbiri 50m2 den büyük olmayan ve manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan, alt katları kiler olarak kullanılan, ikişer katlı, girişte çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçlarının olduğu 350-400 konut bulunmaktadır.Konutların arasına serpiştirilmiş çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası ile görülmeye değer bir yerdir.
PATARAAntalya'dan Fethiye'ye doğru giderken, Kalkan'ı geçtikten 11 kilometre sonra, Patara sapağı ile karşılaşıyorsunuz. Bu yoldan 6 kilometre içeri girerek asfalt yolu takip ettiğinizde, sağlı sollu pansiyonların yer aldığı yerleşim alanı içine giriyorsunuz. En önemli özelliği, plansız bir gelişme gösterdiği için, antik kent kalıntılarının içinde kalmış olması.
Patara'nın kumu, tıpkı Datça'daki Gebekumu'nda olduğu gibi, aynı yüzyılda oluşmuş. Temiz denizlerde yaşayan ve taş yiyip taş üreten bir çeşit mikroorganizmanın ürünü. Bu kumun rüzgarla taşınmasını önlemek için, bölgeye yegane uyum sağlayan akasya.
12 ADALARŞövalye Adasından başlayarak Fethiye Körfezi'nin batı ve kuzey batısnda yer alan bu adalar yumağını Fethiye Limanından hergün düzenlenen günübirlik bir mavi yolculukla gezebilirsiniz.
Kızılada, Delikli Ada, Yassıcalar, Tersane Adası, Domuz Adası ve Göbün Koyu görülecek yerlerden birkaçıdır.
Adaları gezerken, Hamam Koyu'nda bir Bizans manastırı olan, bugün deniz altında kalmış kalıntılar arasında serinlemek, Yavansu'da kısa bir yürüyüşten sonra tepedeki antik kent Lydas'ı dolaşmak, Tersane ve Göbün adalarında kendinize balık ziyafeti çekmek bu mavi yolculukla yaşayacağınız serüvenlerden bir kaç tanesidir.
DALYANKöyceğiz Gölü ile Akdeniz'i birleştiren ana kanal üzerinde bulunan Dalyan, tam bir doğa harikası. 5 bin yıllık tarihine rağmen, bozulmamış olarak sizi bekliyor.
Pek çok ünlü turizm merkezine yakın olmasına rağmen, Dalyan'ın nasıl bozulmadan bugünlere gelebildiğini merak edebilirsiniz. Bunun nedeni, ana yoldan 12 kilometre içeride bulunması. Bu yüzden "Gizli Cennet" olarak günümüze kadar doğal haliyle kalmayı başardı.
Dalyan, Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı bir belde. Nüfusu 5 bin dolayında. Çok sayıda yabancı uyruklu da burada yaşıyor.